usturmaçalarını puta edip iskeleye palamar vermişti. Yelkenlerin sarılı
olduğu serenler hisa edilmiş ve tez zamanda yola çıkacağını ilân için mizana
direğine mavi bayrak çekilmişti. Esrarengiz adam, kalabalığı yarıp elinden
tuttuğu İsrâfille iskeleden gemiye doğru yürümeye başladı. Kalyonun
dikmesinin palangalarına asılan ve tıraka tutan gemicilere vardiyan, Yisa,
sizi gidi sütü bozuk sünepeler! Yisa beraber! Varda ruhsuzlar! Varda! Bre
aman! Laşka! Laşka!? diye feryat ediyor ve hurçların, sandıkların ve
fıçıların ambarlara usûlünce istifine nezaret ediyordu. Güneşin doğmasına 7
saat kala esrarengiz adam, sürme iskeleden kalyonun çukur güvertesine çıkmak
istedi. Fakat eline ne kadar asılırsa asılsın Eşek İsrâfil yerinden bir
türlü kımıldamıyordu. O karanlıkta eline son bir kez daha asılıp Gel yâ
mübarek!? diye nida eyledi. Bunun üzerine çocuk her nedense inat etmekten
vazgeçti. Ne var ki, sürme iskelenin kayganlığından dolayı düşmemek için
midir, İsrâfilin kuşağına 40-50 yaşlarında, iri yapılı, sırma işlemeli
siyah kaput giymiş biri yapışmıştı. İşte bu adam kuşağı bırakıp küpeşteye
tutundu ve güverteye ayak bastı. Bunun ilâhî düzenin bozulması demek
olduğunu hiç kimse bilmeyecekti.