Hukukçu ve oryantalist kimliğinin yanı sıra, 1848 Alman kurucu meclis üyesi de olan Fallmerayerin eserine, sadece bir gezi notları biçiminde bakmak yanlış olur. Çağının bir aydını olarak Avrupa ülkeleriyle Çarlık Rusyası arasındaki çekişmeleri, Avrupa, Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu üçgeninde ele alıyor, Balkanları, Doğu ile Batı kiliseleri arasındaki çatışmaları, Osmanlı İmparatorluğu üzerine oynanan oyunları da bir Batılıdan beklenmeyecek biçimde zamanın yaygın bir yazı türü olan fragmanlarında değerlendiriyor.
Daha da önemlisi, Batının, özellikle Almanların teşvik ve desteğiyle kurulan Yunan Krallığına, Batıda Yunan hayranlığının moda olduğu bir devirde, Yunanlılara pek de sıcak bakmıyor; bugünün Yunanlılarının, Homerosun anlattığı Yunanlıların devamı olmadıklarını, tarihsel ve dilsel verilerle kanıtlamaya çalışıyor. Kitap yayımlandığı zaman büyük sansasyon yaratıyor; yazar Alman Yunanofillerinin saldırısına uğruyor ve tartışmalar uzun süre devam ediyor. Doğudan Fragmanlar, hiç kuşku yok ki günümüz Tükiye-Avrupa ilişkilerine ve Balkanlarda oynanan oyunlara da ışık tutuyor.